Eski Tanrılar ve
Azeroth’un Düzenlenmesi
Bu bölüm
Undercity’deki Apothecarium’da, Blackrock Depths’in Domicile bölümünde,
Darnassus şehrinde, Ironforge’daki Hall of Explorers’da, Wetlands’deki Menethil
Harbor’da ve Western Plaugelands’deki Scholomance’te bulunan “The Old Gods and
the Ordering of Azeroth” isimli kitaptan alınmıştır.
“Sargeras’ın işlerini mahvettiğinden habersiz olan Titanlar,
dünyadan dünyaya dolaşmaya ve uygun bulduklarına şekil verip düzenlemeye devam
ettiler. Bu yolculukları sırasında, üzerinde yaşayanların sonradan “Azeroth”
olarak adlandıracağı küçük bir dünyaya denk geldiler. Titanlar bu ilkel
yeryüzünde ilerlerken, çeşitli düşman doğa güçleriyle karşı karşıya geldiler.
Bu doğa güçleri (elementaller), Eski Tanrılar olarak bilinen şeytani
yaratıklardan oluşan bir ırka tapıyorlardı. Eski Tanrılar, dünyalarını
istilacıların metalik dokunuşlarından korumaya ve Titanlar’ı püskürtmeye yemin
etmişlerdi.
Eski Tanrılar’ın şeytani eğilimleri yüzünden rahatsız olan
Pantheon, elementallere ve karanlık üstâdlarına karşı savaş açtı. Eski
Tanrılar’ın orduları en güçlü elemental komutanları tarafından yönetiliyordu:
Ragnaros the Firelord, Therazane the Stonemother, Al’akir the Windlord ve
Neptulon the Tidehunter. Bu kumandanların kaotik güçler, öfkelerini dünyanın
her yanına götürdüler ve devasa Titanlar’la savaştılar. Elementaller
ölümlülerin anlayışının ötesinde güçlü olmalarına karşın güçlerinin toplamı,
Titanlar’ı durdurmaya yetmezdi. Elemental lordları birer birer düştüler ve
güçleri dağıldı.
Elementaller |
Pantheon, Eski Tanrılar’ın hisarlarını paramparça etti ve
dört şeytani tanrıyı, dünyanın derinliklerine hapsetti. Eski Tanrılar’ın öfkeli
ruhları fiziksel dünyaya bağlı tutan güçleri olmayınca, elementaller farklı bir
boyuta hapsolmuş ve sonsuzluğa kadar birbirleriyle rekabet içerisinde
kalmışlardı. Elemental’lerin gidişiyle doğa sakinleşti ve dünya barışçıl bir
uyuma girmiş oldu. Titanlar tehditin bastırıldığını gördüler ve tekrar işe
giriştiler.
Earthen'lar |
Titanlar, dünyayı şekillendirmelerine yardım etmek için
birkaç ırkı güçlü kıldılar. Sonsuz derinlikteki mağaraları şekillendirmek için,
cüce benzeri “earthen”ları sihirli, yaşayan taştan yarattılar. Denizleri yayıp,
deniz dibinden toprağı kaldırmak için, muazam ancak kibar deniz devlerini
yarattılar. Çağlar boyunca Titanlar, ortada son bir mükemmel kıta kalana kadar
dünyayı değiştirip şekillendirdiler. Kıtanın ortasında enerjilerin etrafa
yayıldığı bir göl oluşturdular. Adını Well of Eternity (Sonsuzluk Çeşmesi)
koydukları göl, dünya için hayatın kaynağı olması için yapılmıştı. Onun güçlü
enerjileri, dünyanın kemiklerini eğiterek, toprağın zenginliğinde hayatın kök
salmasını sağladı. Zamanla bitkiler, ağaçlar, yaratıklar ve her türden
yaratıklar, bu ilkel kıtada gelişmeye başlamıştı. Titanlar’ın son iş gününde
alacakaranlık düştüğünde, kıtanın adını “Kalimdor” koydular: “Sonsuz
yıldızışığının toprağı”
Dragonflight’ların Görevlendirilmesi
Bu bölüm,
Ashenvale’daki Astranaar’da, Ironforge’daki Hall of Explorers’da, Wetlands’deki
Menethil Keep’de, The Barrens’daki Ratchet’ta, Brill’deki Gallows’ End
Tavern’de bulunan “Charge of the Dragonflights” kitabında yer almaktadır.
“Küçük dünyanın düzene girmesinden ve buradaki işlerinin
bitmesinden memnun kalan Titanlar, Azeroth’u terketmeye hazırlandılar. Gitmeden
önce bu dünyanın en muhteşem türlerinden Dragonflight’lara, Kalimdor’un
mükemmel sükunetini tehdit eden tüm güçlerden koruma görevini verdiler. O
çağlarda birçok Dragonflight bulunuyordu, ancak kardeşleri üzerinde baskı kuran
sadece beşiydi. İşte bu beşliyi Titanlar, gelişen dünyanın çobanı olarak
seçtiler. Pantheon’un üyeleri, güçlerinin bir bölümünü bu liderlere aşıladılar.
Bu görkemli ejderler (aşağıda listelendiği gibi) Great Aspects, ya da Dragon
Aspects olarak isimlendirildiler.
Aman’Thul, Pantheon’un Büyük Babası, kozmik gücünün bir
kısmını dev bronz ejdere, Nozdormu’ya bağışladı. Büyük Baba, Nozdormu’ya
zamanın kendisini, kader ve alınyazısının yollarını koruma görevini verdi.
Sabırlı ve onurlu Nozdormu, Timeless One olarak bilinmeye başlanmıştı.
Tüm hayatın koruyucusu olan Eonar, gücünün bir kısmını kızıl
dev Alexstrasza’ya verdi. Bundan sonra Alexstrazsa, Life-Binder olarak
bilinecek ve dünyadaki tüm canlıların güvenliğini sağlamak için gücünü
kullanacaktı. Üst düzey bilgeliği ve yaşayan şeyler için sınırsız merhametiyle
Alexstrazsa, Dragonqueen oldu ve kendi türünün söz sahibi haline geldi.
Eonar ayrıca, Alexstrazsa’nın küçük kız kardeşi, küçük yeşil
ejder Ysera’yı da doğanın etkisiyle kutsadı. Ysera uyanan Yaratılış Rüyası’na
(Dream of Creation) bağlı bir şekilde sonsuz bir transa geçti. Dreamer olarak
bilinen ejder, dünyayı kendi evreni Emerald Dream’den izlemeye devam etti.
Bilgi saklayan ve usta sihirbaz Titan, Norgannon, mavi ejder
Malygos’u kendisinin sonsuz gücünün bir bölümüyle ödüllendirdi. O zamandan bu
yana Malygos, Spell-Weaver, sihrin ve gizli iksirlerin gardiyanı oldu.
Dünyayı şekillendiren Titan Khaz’goroth, güçlü siyah ejder
Neltharion’a gücünün bir kısmını sundu. Sonradan Earth-Warder olarak bilinen
muhteşem Neltharion’a dünya yüzeyi ve derinlerinin hakimiyeti verildi. Dünyanın
gücünü vücuda getirdi ve Alexstrasza’nın en büyük destekçisi olarak hizmet
verdi.
Titanlar’ın yokluğunda bu beşli, dünyanın savunmasıyla
görevlendirildi. Yarattıklarını ejderlerin güvenli korumasında bırakan
Titanlar, Azeroth’u sonsuza dek terkettiler. Ne yazık ki Sargeras’ın bu yeni
doğan dünyanın varlığını öğrenmesi pek uzun sürmeyecekti…”